Serbest Cumhuriyet Partisi’nin Programı ve Gelişmesi

SCP’nin siyasî hedefleri, Fethi Bey’in Gazi’ye yazmış olduğu 9 Ağustos 1930 tarihli mektubu ile Parti’nin programı ve tüzüğün ilk beş maddesinde belirtilmiştir397. Parti programı acele hazırlanmış olup on beş maddeden oluşmaktadır. Programın birinci maddesinde partinin cumhuriyetcilik, millîyetçilik ve laiklik esaslarına bağlı olduğu, bu esasların millet bünyesinde ebedileşmesini amaç edindiği, anayasanın hürriyet ve dokunulmazlık haklarının istisnasız herkes için geçerli olacağı belirtilmiştir. Diğer maddelerde özetle şu noktalar üzerinde durulmaktadır.
- Vergiler herkesin gücüne göre alınacak ve Devlet gelirleri yararlı bir şekilde kullanılacak, büyük bayındırlık girişimlerinin masraflarının yalnız bir kuşağa yüklenilmesinden kaçınılacaktır.
- Paranın kıymetinin bir an önce tesbit edilmesi ve böylece yabancı sermayeye yol açılması,
- Vatandaşların refahına malî ve iktisadî her türlü girişimlerine engel olan Hükümet müdahalelerinin kabul edilmeyeceği, Cumhuriyetin yararları için yapılması gerekli ve fertlerin yetersiz olduğu durumlarda Devletin doğrudan müdahale edeceği (Bu son fıkra Gazi tarafından ilâve edilmiştir).
- Köylü ve çiftçiye ucuz ve kolay kredi sağlanması.
- Ülke içindeki sanatların canlanması ve gelişmesi, yerli malların korunması sağlanacak.
- Halkın Hükümet katındaki işleri mümkün olduğu kadar çabuk ve kolaylıkla çözümlenecek, rüşvet ve suistimallerle merhametsizce mücadele edilecektir.
- Dış politikada bütün devletlerle dostluk siyaseti güdülecek ve Milletler Cemiyeti ile işbirliğine önem verilecektir.
- Parti tek dereceli seçim usulünü ve siyasî hakların Türk kadınlığına uygulanmasını savunacaktır (Bu son fıkra parti programına Gazi tarafından ilâve edilmiştir).
S.C.P. resmen kurulmasıyla birlikte yoğun bir ilgi ile karşılaştı. “Hiçbir parti bu kadar az çalışarak az zamanda bu kadar başarı kazanmış olamazdı”. Fethi Bey henüz Yalova’da iken ülkenin çeşitli yerlerinden, partide görev almak için sel gibi telgraflar gelmeye başlamıştı. Öğle ki Yalova Posta Merkezi, başvurmaları karşılamak için yeni servis kurmak mecburiyetinde kalmıştı398.
Aslında Cumhurbaşkanı ve Fethi Bey dahil, hiç kimse halkın adeta akın akın yeni partiye yöneleceğini tahmin etmemişti. Gazi dahil herkes yeni Partinin ancak destekle ayakta kalabileceği kanısındaydı. Beklenenin aksine, SCP kısa bir zamanda yığınların desteğini kazandı. Ülkede şu veya bu nedenle ne kadar gayrı memnun varsa, bunlar yeni partiye yöneldiler. Bunlar arasında CHP’den ve bürokrasiden memnun olmayanlar, vergilerin ağırlığı ve geçim zorluğundan şikâyetçi olanlar, inkılâp karşıtı ve saltanat taraftarı olanları sayabiliriz.
S.C.P’nin kısa bir zamanda halkın desteğini kazanacak gibi görünmesi, parti yöneticilerinin ilk seçimde iktidar olacakları yolundaki beyanlar, yıllardır iktidarı elinde tutan C.H.P yönetici kadrosunu tedirgin etmeye başlamıştı. İki taraf arasında basında yapılan tartışmalar havayı gerginleştirmişti. Yönetimin denetimi amacıyla kurulmuş olan Partinin iktidarı en kısa bir zaman içinde hedef alması, CHP mensuplarını ürkütmüş ve SCP aleyhine aşırı propaganda yapmaya yöneltmiştir.
Bu yolda ilk işaret İzmir’den geldi. CHP İzmir Mutemedi (Parti Başkanı) Salih bey gazetelere verdiği demeçlerde: “Yeni fırka (Parti) danışıklı, döğüşüklü bir işdir; bunu bizden sormuşlardı, fikrimizi söylemiştik. Değişik bir şey yoktur; bu hal blöftür, işte bu kadar” şeklinde veya “yeni fırka teşkili için yapılacak teşebbüsten iki aydan beri haberdar olduğunu, merkezden fikirlerinin sorulduğunu; muhalefetin meclis dışarısında değil, içinden doğması fikrini bildirdiklerini; yeni fırkanın teşkili için CHF’nin Meclis’deki bazı arkadaşlarını feda edeceğini; intihabat(seçimler) mücadelesi olmayacağı ve sadece yeni fırkanın intihabata iştirakine CHF’nın müsaade edeceği”399 şeklinde konuşmuştur. Haliyle bu ve benzeri bazı konuşmalar Fethi Bey ve arkadaşlarının rahatsız etmiştir. Fethi Bey’in güvence istiyen baş vurularını, Gazi her defasında daha önceki sayfalarda belirtilen sözleri doğrultusunda cevaplandırmıştır.
Esasen iki parti arasında özellikle hükümetin ekonomik politikasıyla ilgili tartışmalar havayı alevlendirmiştir. Serbest Cumhuriyet Partisi, Hükümetin ekonomi politikasının yanlış olduğunu, halkı iktisadî zaruret içinde bıraktığını; vergilerin ağır olduğu, gereksiz vergiler alındığı; toplanmasında da yolsuzluklar yapıldığını; tekellerin kamu yararına değil, özel kişiler yararına çalıştığını; ekonomik alanında devlete ait vazifelerin devlete, millete ait vazifelerin de fertler tarafından yapılmasını; yabancı sermayeye yol açılmasını; Anayasaya aykırı yasaların kaldırılmasını, mahkemelerin yavaş iş gördüğünü ve yargıçların tam bağımsız olmadıkları, demiryollarının bu ölçüde gerekli olup olmadığı, gibi eleştirilen yapmaktaydı400.
Bu eleştiriler tek parti rahatlığına alışmış olan C.H.P’nde, Serbest Cumhuriyet Partisi’ne karşı ithama varan karşılıklara yol açmaktaydı.
Ülkenin her tarafından gelen örgütlenme istekleri, adeta baskı halini aldığından, Fethi Bey hem bunları karşılamak, hem de yeni partinin danışıklı dövüş şeklinde kurulduğu iddialarını çürütmek için yurt gezisine çıkmağa ve geziye partiye en fazla ilgi gösteren İzmir’den başlamaya karar verdi ve bu konuda Gazi’nin de onayını aldı.
Fethi Bey ve arkadaşları (Ahmet Ağaoğlu ve Tahsin Bey (UZER) geziye endişe ile başlarlar. İzmir’deki toplantılarda Hükümet eleştirilecektir. Halk buna alışkın değildir. Nasıl bir tepki göstereceği kuşkuludur. Gazi’de aynı endişeyi taşımaktadır. Fethi Bey ve arkadaşlarının güvenliklerinin sağlanması için telgrafla talimat verir401, Fethi Bey’e de gemi limanına girdiğinde husumet alâmeti görürlerse gemiden çıkmayıp kendisine bilgi verilmesini ister402. Fethi Bey’den önce İzmir’e gelen Adliye Vekili Mahmut Esat (BOZKURT) da Gazi’ye çektiği telde İzmir’deki havanın Fethi bey’e karşı olduğunu onun İzmir’e gelmemesinin daha iyi olacağını bildirir403.
Fethi Bey ve arkadaşlarını taşıyan gemi, 4 Eylül’de İzmir limanına ulaşır. Sahili binlerce halk doldurmuştur. Korkulanın aksine halk, yaşasın Gazi, yaşasın Fethi Bey, yaşasın Serbest Fırka nidaları ile ortalığı inletmektedir. Şehir çevresi ile ayağa kalkmış gibidir. Gemi üç saatlik bir gecikme ile rıhtıma yaklaşır. Rıhtımda halkın coşkulu yaklaşımı içinde Fethi Bey’in ceketi yırtılmıştır. Kalabalıkta denize düşenler, ezilenler olur. Fethi Bey’in bindiği otomobilin camları kırılır, tavanı çöker. Zorlukla otele ulaşan Fethi Bey halktan dağılmalarını ve vereceği nutku dinlemeye gelmelerini ister.
Halkın coşku ve taşkınlığından endişelenen İzmir Valisi Kâzım Paşa (DİRİK), Fethi Bey’den ertesi günü söyliyeceği nutuktan vazgeçmesini yazılı olarak ister. Fethi Bey konuyu Gazi’ye bildirmek istediğinde zorluk çıkarılır... Fethi Bey’in ısrarlı isteği üzerine, telgraf zorlukla gönderilir. Gazi derhal cevap verir: “Anlıyorum ki sana nutkunu söyletmek istemiyorlar. Fakat sen nutkunu mutlaka söyleyeceksin ve tesadüf edeceğim her hangi bir engeli derhal bildireceksin. Asayişin temini için Başvekil, Dahiliye Vekili ve İzmir Valisi lâzım olan tedbirleri almakla mükelleflerdir,”404.
5 Eylül günü, halk Fethi Bey’in kaldığı otelin çevresindeki toplanmıştır. CHP’de bugün için bir karşı gösteri düzenlenmiş, Anadolu gazetesi de SCP aleyhinde bir yazı yayınlamıştır. Yazıdan öfkelendiği anlaşılan SCP taraftarları Anadolu gazetesi ve CHP binası önünde protesto gösterisi yapmışlardır. Gösteriler esnasında, polisin açtığı ateşle, on dört yaşlarında okullu bir genç ölümce, olaylar büyüdü. Ölen çocuğun babası oğlunun kanlı cesedini Fethi Bey’in önüne koyarak “Bu hürriyet yolunda şehittir. Kurtar bizi” dedi. Fethi Bey’in sakinleştirici konuşması üzerine halk dağıldı.405
Fethi bey nutkunu 7 Eylül 1930’da ellibin kişiyi aşkın bir kalabalık önünde söyledi. Konuşma esnasında Fethi Bey başındaki şapkayı çıkarıp “Bizim bunları çıkaracağımızı...”der demez, bütün dinleyenler, binlerce kişi başlarından şapkalarını çıkarıp ayaklarının altına attılar. Halbuki Fethi bey’in cümlesi henüz tamamlanmamıştı. “Bizim, şapkayı çıkaracağımızı söylüyorlar, bu bir iftiradır. İnkılâplarla aynı fikirdeyiz” demek istiyordu”.406 Fethi bey İzmir’den Manisa’ya, Akhisar, Balıkesir ve Aydın’a geçti Her gittiği yerde şevk ve heyecanla karşılandı. Kâzım Paşa (ÖZALP)’nın deyimiyle “her geçtiği yerde, Halk Partisi’ni söndüre söndüre gitti”407.
İzmir olayları, CHP yöneticileri, hükümet erkânı tarafından Gazi’ye abartılı olarak aksettirilmiştir. İzmir Valisi, Fethi Bey’in etrafına bir sürü çapulcu toplayarak şehirde anarşi ve kargaşaya yol açtığını ileri sürmekteydi. Bizzat İsmet Paşa’da Gazi’ye gelmiş, “Şeref ve haysiyetim söz konusudur. İzmir’de fotoğraflarıma tabanca atıyorlar, bir matbaamızı tahrip ettiler. Halk Partisi binalarını tahrip ediyorlar. Fethi Beyi’i tutuklamaya mecbur olacağım” demekteydi408. Fethi bey ise halkın siyasî hürriyet hasreti içinde, bunu kendilerine sağlıyan Gazi’ye minnettar olduklarını ifade etmekteydi. Gazi herkesin olayı bir türlü aktarması üzerine, hakikatı anlamak için Meclis başkanı Kâzım (ÖZALP) Paşa’yı görevlendirdi. Kâzım Paşa, iddiaların abartılmış olduğunu, aslında, SCP’nin geçtiği yerlerde CHP’yi silip süpürdüğünü belirtmiştir.
Ancak İzmir’den gelenlerin CHP binasının taşlandığını gözleriyle gördüklerini söylemeleri üzerine, Gazi, Cumhuriyet gazetesi sahibi Yunus Nadi’ye kendisine hitaben bir açık mektup yazdırmış, bu mektuba vereceği cevabı da dikte ettirmiştir. Bu açık mektupta Yunus Nadi “... Ezeli ve ebedi şefimiz olarak bildiğimiz zatı devletlerini başka ve yeni fırkaların kendilerine mal etmeğe çalıştıklarını” ifade ederek durumun aydınlatılmasını dilemekteydi. Gazi, bu mektuba cevap olarak 10 Eylül’de, “... Ben Cumhuriyet Halk Fırkası umumi reisiyim. CHF Anadolu’ya ilk ayak bastığım andan itibaren teşekkül edip benimle çalışan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden doğmuştur. Bu teşekküle tarihen bağlıyım. Bu bağı çözmem için hiçbir sebeb ve lüzum yoktur ve olamaz. Resmî vazifemizin hitâmında C.H.F’nın başında fiilen  çalışacağım. Bu noktada tereddüte mahal yoktur. Benim bu esas vaziyetim bir sene nihayetinde sona erecek olan bugünkü muvakkat vaziyetimin bana yüklediği tarafsızlığı bozamaz.” Demekte, C.H.F merkezine yapılan tecavüz ve hükümet otoritesine karşı yapılanların kanunî takibattan kurtulamayacaklarını ifade etmekteydi409.
İzmir olayları önemli sonuçlar doğurdu. S.C.P’nin kurucuları dahil hiç kimse yeni partinin bu derece ilgi göreceğini tahmin etmemişti. C.H.P yöneticileri, hayret şaşkınlık ve öfke içindeydiler. Olayların gidiş şekli, yapılan inkılâpların halk tarafından henüz yeteri kadar, veya sanıldığı kadar hazmedilmediğini göstermekteydi. S.C.P inkılâp karşıtlarının toplandığı bir parti görünümündeydi. Gazi gelişmeleri daha bir dikkatle izlemeye başlamıştı. 22 Eylül’de Meclis olağanüstü toplantıya çağrılmıştı. İsmet Paşa, bazı bakanlıkların boşalması ve siyasî durum gerekçesiyle istifâ etti ve tekrar hükümeti kurmakla görevlendirildi. Bu arada Fethi Bey Gümüşhane’den Milletvekili seçilmişti. S.C.P Meclis konuşmalarında hükümeti eleştirdi ve güvensizlik oyu verdi. Fakat İsmet Paşa, büyük çoğunlukla güven oyu alıyordu. İsmet Paşa’nın hükümeti kuramaması halinde, Gazinin bu görevi üstlenmek kararında olduğu anlaşılmaktadır. Bunun sebebi vatandaşlar arasında düşmanlık ve inkılâp karşıtlığı olaylarının görülmesidir. Nitekim Gazi, 1 Kasım’da Meclis’i açış konuşmasında: “Siyaset sahasında karşılıklı faaliyetlerin feyizli inkişafları ancak vatandaşlar arasında düşmanlık husulüne mahal verilmemesiyle temin olunabilir. Bunun çareleri, fırkaların içine girebilecek gayrı samimi ve gizli maksatlı unsurların kanun fevkinde netice istiyen emel sahiplerinin bütün milletçe menfur görülmesi ve bir de cumhuriyet esası üzerinde çalışan fırkalarca bu gibilerin faaliyetlerinden uzak kalınmasıdır,410” sözleriyle Serbest Cumhuriyet Partisi uyarma ihtiyacını duymuştur.
5 Ekim’de başlıyan Belediye seçimlerine S.C.P. de katılmıştır. Tek dereceli olarak ve kadınların da katıldığı seçimlere, halk büyük ilgi göstermiştir. Açıklanan sonuçlara göre, 502 belediyeden 22’sini S.C.P kazanmıştı. Ancak Serbest Cumhuriyet Partisi mensupları, seçimlerde baskı yapıldığından, seçmenlerin serbestçe oy kullanmalarının engellenmesinden, seçim sonuçlarının değiştirilmesinden şikâyetçiydiler. Fethi Bey konuyu bir gensoru önergesiyle Meclis gündemine getirmişti. Esasen Gazi’de “Seçimi kazanın CHP değil, hükümet partisinin, yani polis. Jandarma, kaymakam ve valiler olduğunu” genel sekreterine ifade etmişti411.
Fethi Bey’in şikayetleri karşısında Gazi, tedbir alarak nisbî temsil ve tek dereceli seçimin kabulü, her iki partinin laiklik, halkçılık, ve cumhuriyetçilik anlayışında birleşerek millî bir blok oluşturulmasını, bu ilkeleri benimsemeyenlerin partilerinden çıkarılmalarını, kendisinin de tarafsız olarak bu blokun başkanlığını yürütmeyi düşünmüştü. Teklif Serbest Cumhuriyet Partisi mensupları arasında olumlu karşılanmış fakat Cumhuriyet Halk Partisi’nce kabul edilmemişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder