2) Serbest Cumhuriyet Partisi’nin kuruluşu (SCP)
Muhalefet Partisi Başkanlığı için Gazi’nin düşündüğü isim Ali Fethi Beydi. Ali Fethi (OKYAR) Atatürk’ün çok yakın ve eski arkadaşlarından biriydi. Dürüst, güvenilir ve deneyimli, liberal bir politikacıydı. Ahmet İzzet paşa Hükümetinde İçişleri Bakanlığı, Büyük Millet Meclisi Hükümeti ve Cumhuriyet dönemlerinde birer kere Başbakanlık görevi yapmıştı. 1925’ten beri Paris’te Büyükelçi olarak görevliydi. 22 Temmuz 1930’da iki aylık tatilini geçirmek için ailesiyle İstanbul’a gelmişti.
Gazi’yi Yalova’da ziyaret ettiği günlerde özellikle hükümetin iktisadî politikasını eleştirmiş, çözüm olarak da Meclis’in görevini yerine getirmesini göstermişti. Gazi ise, bunun çaresi olarak bir muhalif parti oluşması ve başına her bakımdan kendisine güvendiği Ali Fethi Bey’in geçmesini istemiştir.
Ancak Terakkiperver Cumhuriyet Partisi deneyiminden sonra, böyle bir işe girmek ancak Gazi’nin vereceği güvenle mümkün olabilirdi. Fethi Bey’in bu maksadı sağlamak için Gazi’ye yazdığı mektuba Cumhurbaşkanı 10 Ağustos’da verdiği cevapta “Laik cumhuriyet esasında beraber olmak şartıyla, millet işlerini serbest münakaşa etmeyi cumhuriyet esaslarından saydığını” bu itibarla yeni partinin kurulmasını iyi karşıladığını ve her hususta iki partiye karşı âdil ve tarafsız davranacağı yolunda güvence verdi. Fethi Bey’in mektubu ile Gazi’nin cevabı basında yayınlandı.
Gazi, Serbest Fırka kurucularını yüreklendirmek için, kız kardeşi Makbule (ATADAN) ile çok eski ve samimi arkadaşı Nuri (CONKER)’nin yanısıra Ahmet (AĞAOĞLU), Dr. Reşit Galip, Nakıyeddin (YÜCEKÖK), Tahsin (UZER), Mehmet Emin (YURDAKUL), İbrahim Süreyya (YİGİT)’nın393b partiye katılmalarını sağladı. Ayrıca Fethi Beye: “Ben Cumhuriyeti tesis ettim; fakat bugünkü şekl-i idare cumhuriyet midir? Diktatörlük müdür?, şahsi hükümet midir? Belli değildir. Ben fani bir insanım, ölmeden evvel isterim ki milletim hürriyete alışsın. Bunun için bir muhalif fırka tesis ediyorum ve bu işi Fethi Beyden başka hiç kimseye teslim edemem. Bu hususda Fethi’ye gösterdiğim itimadı başka hiç kimseye gösteremem” demek suretiyle amacını açıklamıştır.394 Keza başka bir vesileyle “Cumhuriyet Halk Fırkası reisleriyle çok mücadele edeceğinizi tahmin ediyorum. Fakat ben cumhuriyet esaslarının kuvvetlenmesini temin edecek olan bu mücadeleyi memuniyetle müşahade edeceğim. Ve şimdiden söyliyebilirim ki en çok kavgalı gibi olduğumuz geceler sizi soframda birleştireceğim. Ve o zaman tekrar ayrı ayrı her birinize soracağım. Sen ne dedin? Ve ne için dedin? Senin cevabın ne idi, neye istinat ediyordun? Bugünden itiraf edeyim ki bu, benim için yüksek bir zevk olacaktır”395 sözleri ile her iki partiye karşı tarafsız davranacağını tekrarlamıştır.
24 Ağustos’da da bir çok milletvekilinin bulunduğu bir toplantıda, Cumhuriyetin payidar olması luzumundan bahsederek Fethi Beye: “Siz benim çok kadim ve emin bir arkadaşımızsınız. Size namusumla temin ederim ki bu mefküreyi yaşatmak hususunda etrafınızda kimse kalmamış olsa, ben size bir nefer gibi arzı hürmet edeceğim... Ben Mustafa Kemal, verdiğim sözü yaparım. Cumhuriyet müessesesinin bir müstebit eline geçeceğini mezarımda dahi duysam millete karşı haykırmak isterim... Cumhuriyetin milletin kalbinde kök saldığını görmek yegâne emelimdir”396 sözleri ile hitap etmiştir.
Bu sözlerden Gazi’nin sağlığında rejimi normalleştirmeyi, daha doğrusu çok partili demokratik hayatı gerçekleştirmekte ne kadar samimi olduğu ortaya çıkmaktadır.
Nitekim onun istek ve özendirmesiyle S.C.P’nin milletvekili sayısı daha partinin kurulma safhasında on dörde ulaşmıştı. Gazi partiye maddî yardımda bulunduğu gibi, Fethi Bey’in sevdiği ve mutlak güvendiği, kendisinin de en yakın arkadaşlarından biri Nuri (CONKER) Bey’in de partide genel sekreter olmasını istemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder