Cumhuriyetin İlk Yıllarında Çok Partili Rejim Denemesi

IV. İnkılâpların Yerleşme Dönemi (1930-1938)
      A. Gazi M. Kemal’in Çok Partili Rejim Denemesi: Serbest
      Cumhuriyet Partisi
      1. 1930’da Genel  Durum
Cumhuriyetin ilânından bu yana yedi yıl, Gazi’ye hazırlanan suikast olayından beri de dört yıl geçmiştir. Bu süre içinde yeni devletin ve toplumun çehresini değiştiren büyük inkılâplar yapılmıştı. Suikast olayından sonra, muhalif bir ses ortalıkta yoktur. Gazi ve yakın mesai arkadaşları inkılâpların yerleştiği halk tarafından benimsendiğine inanmaktadırlar. Gazi artık rejimi normalleştirme istemektedir. Daha 7 Mart 1927’de İstiklâl mahkemelerinin faaliyetlerine son verilmişti. 4 Mart 1929’da da Takrir-i Sükûn yasası yürürlükten kaldırılmıştı. Basında hükümete yönelik eleştiriler görülmeğe başlamıştı.
Ülkede asayiş gereği gibi sağlanmıştı. İstikrarlı bir yönetim oluşmuştu. Bütçe denkliği vardı. Cumhurbaşkanının hizmetleri okullarda ve halkın dilindeydi.
Ancak ekonomik durum, hızlı bir kalkınmaya imkân vermemekteydi. Cumhuriyet idaresi harap, fakir bir ülke  devralmıştı. İstilâcı ordular girdikleri yerleri, çekilirken yakıp yıkmışlardı. Anadolu insanı elindeki varını yoğunu Millî Mücadele’de vatanının kurtuluşu için feda etmişti. Bir taraftan Osmanlı borçları ödenmeye çalışılıyor, diğer taraftan yabancı iktisadî kuruluşlar satın alınmaktaydı. Bunun için hükümetin elinde vergiler dışında önemli bir gelir kaynağı yoktu. Ülkeye dışardan sermaye girişi mümkün değildi. Lausanne’da Lord Curzon Türk delegasyonu Başkanı İsmet Paşa’ya “...Hiçbir dediğimizi makul olduğuna haklı olduğuna bakmaksızın kabul etmiyorsunuz. Hepsini reddediyorsunuz. En nihayet şu kanaata vardık ki ne reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır. İmar etmeyecek misiniz? Bunun için paraya ihtiyacınız olacaktır. Parayı nereden bulacaksınız? Para bugün  dünyada bir bende var, bir de bu yanımdakinde. Unutmayın, ne reddederseniz hepsi cebimdedir... Para kimsede yok. Ancak biz verebiliriz. Memnun olmazsak kimden alacaksınız? Harap bir memleketi nasıl kurtaracaksınız? İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman bugün reddettiklerinizi cebimizden birer birer çıkartıp size göstereceğiz” demişti390. Gazi başta olmak üzere, Cumhuriyet yöneticileri, para için diz çekmedikleri gibi, bu sözleri de hep hatırladılar. Dolayısıyla ülkenin ekonomisi “kendi yağıyla kavrulmak” suretiyle yürütülmekteydi. Yük halkın omzundaydı. Vergiler, mükelleflerin takâtını zaman zaman aşmaktaydı.
1929’da başlıyan ekonomik kriz bütün dünyayı sardığı gibi, Türkiye’yi de etkilemekteydi. Buğday fiyatları düşüktü. 1928’de Orta Anadolu kuraklıktan ciddi şekilde etkilenmişti. 1930 başlarında ithalatın kısıtlanması, kambiyo kontrolu konulması da piyasada sıkıntı yaratmıştı391
Diğer taraftan Gazi’nin yakın çevresindeki kişiler arasında da hükümetten şikâyetler vardı.392 Hükümet kanadında da bazı kimselerin siyasî nüfuz ticareti yapmalarından doğan ciddi rahatsızlıklar vardı.
Genelde, yanmış ve yıkılmış olan memleketi mümkün olduğu kadar çabuk imar etmek ve kalkındırmak gayretinin doğurduğu mali külfetler, hükümete karşı hoşnutsuzluk yaratmaktaydı. Gazi başta olmak üzere, tepe yönetimde, hükümetin denetimini sağlayacak, siyasî nüfuzun kötüye kullanılmasını engelleyecek ve iktisadî vaziyeti iyileştirecek yeni çareler aranmaya başlanmıştı393a. Düşünülen çarelerden biri de bir muhalefet partisinin oluşturulması ve bu yolla etkin bir denetim sağlanmasıdır. Bütün bunlar Serbest Cumhuriyet Partisi’nin kurulmasının yakın sebeplerini oluşturmuştur. Daha derindeki sebep ise, Gazi’nin demokratik hayatı sağlığında başlatma arzusu olmalıdır. Böylece halkın nabzını yoklamak ve cumhuriyet rejimini normalleştirmek çareleri de aranmış olacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder