IV. Radikal İnkılâplar Dönemi
A. Tekke, Türbe ve Zaviyelerin Kapatılması
Doğudaki ayaklanma hareketi, inkılâplara karşı direnmenin, teokratik odaklardan beslendiğini açıkça ortaya koymuştu. Gerçi hilâfet kaldırılmış, medreseler kapatılmıştı, fakat tekke ve zaviyeler açıktı. Tarikat mensupları buralarda yuvalanmıştı. Üstelik tarikat mensupları ulemaya göre halka daha yakın ve daha etkiliydiler. Zira ulemanın mesafeli tavrına karşılık, basit halk tabakası ihtiyaç duyduğu yardım, şefkat ve rehberliği tarikatlarda ve onların derviş liderlerinde buluyordu. Ulema zengin ve irsî bir kast haline gelirken, dervişler halk içinde onlarla bütünleşerek büyük nüfuz ve itibar kazanmışlardı. Gerek padişahlar ve gerekse Genç Türkler bunlardan yararlanmaya çalışmışlardı. Dolayısıyla bunlar halk arasında siyasî ağırlık da kazanmışlardı.
1924’de devleti laikleştirme faaliyete yürütülürken ulema hedef alınmıştı. Ancak kısa bir zaman içinde laikliğe karşı en tehlikeli direncin ulemadan çok, dervişlerden geleceği ortaya çıktı. Dervişler ulemanın aksine bağımsız davranmaya ve muhalefete alışkındılar. Üstelik bir kısım ulema gibi, istilâcıyla işbirliği yapmanın lekesini de taşımıyorlardı351. Dolayısıyla tarikatların faaliyeti dinî bakımdan laiklik politikası yürüten Cumhuriyet Hükümeti için potansiyel bir tehdit oluşturmaktaydı. Esasen Şeyh Sait ve arkadaşlarını yargılayan İstiklâl Mahkemesi, bölgedeki tekke ve zaviyelerin kapatılmasına karar vermişti. Karar enerjik bir şekilde uygulanır.
Yurt çapında uygulamanın işaretini, Gazi M. Kemal Kastamonu’da 30 Ağustos 1925’de şu sözlerle ifade etti: “Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kâfidir. Rüesayı tarikat bu dediğim hakikatı bütün vuzuhiyle idrak edecek ve kendiliklerinden derhal tekkelerini kapatacak, müritlerinin artık vasılı rüşt olduklarını elbette kabul edeceklerdir352.
Tekkelerin kendiliklerinden kapanmayacakları anlaşılınca, bir yasa tasarısı hazırlandı. “Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıkla Birtakım Ünvanların Yasaklanmasına ve Kaldırılmasına İlişkin Yasa” üç maddeden oluşuyordu. Buna göre, Türkiye Cumhuriyetinde bulunan tarikatlar yasaklanıyor, Şeyhlik,Dervişlik, Müritlik, Dedelik, Seyitlik, Çelebilik, Babalık, Naiblik, Emirlik ünvanları yasaklanıyor, büyücülük, üfürükçülük, falcılık, muskalık vs. gibi sıfatların kullanılması, bunlara ilişkin kıyafetlerin giyilmesi yasaklanıyordu353. Ayrıca sultanlara ve tarikatlara ait bütün türbeler kapatılıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder