Padişah Anadolu’yu tekrar yönetimine alabilmek için, Anadolu tarafından iyi karşılanacak bir hükümet kurmak zorundaydı. Dolayısıyla dürüst bir asker olan Ali Rıza Paşa’yı bu işle görevlendirdi. Paşa biraz da baskı ile işi yüklendi. Kurduğu Bakanlar Kurulu’nda Millî harekete taraftar şahsiyetler de vardı. Bu Mustafa Kemal’in millî hareketin bir zaferiydi. Ancak kurulda Damat Ferit Hükümetinde görev almış altı bakan mevcuttu. Padişah bu hükümeti geçici bir çözüm olarak görmekteydi. Şimdi yeni hükümeti millî isteklere uygun tutuma sokmak ve Millî Meclis’in bir an önce seçilmesini sağlamak gerekiyordu. Dolayısıyla M. Kemal, yeni hükümet ile temasa geçerek Hükümetin Erzurum ve Sivas kongresi kararlarını kabul ettiğini ilân etmesini, hainliği ortaya çıkan idarecilerin cezalandırılmalarını; millî harekete taraftar olup görevden alınanların işlerine iadelerini, Genel Kurmay Başkanlığına Cevat (ÇOBANLI) veya Fevzi (ÇAKMAK) Paşa’nın, Millî Savunma Müsteşarlığına İsmet (İNÖNÜ) Bey’in atanmasını; Millet Meclisi toplanıncaya kadar milletin mukadderatı hakkında karar verilmemesini; barış konferansına gönderilecek kişilerin yetenekli şahıslardan seçilmesini; yeniden göreve getirilen emekli subayların asıllarına irca edilmeleri ve mühim askerî makamlara yetenekli subayların atanmalarını, basına konan sansürün kaldırılmaya çalışılmasını istedi.
Hükümet bu tekliflerin bazılarını kabul etti. Ancak İstanbul ile Anadolu arasındaki kopukluğa son verilmeliydi. El konulan resmî binalar boşaltılmalıydı. Herkes yasalara uymalı ve Hükümet otoritesine saygılı olmalıydı. Hükümet işlerine hiç kimse hiçbir suretle karışmamalıydı. Devletin iç ve dış işleri kat’iyen ortak kabul edemezdi157. Aradaki bazı görüş ayrılıkları sebebiyle, bir karara varılamayacağı anlaşılmıştı. İstanbul’un Anadolu ile resmî haberleşme kanalları kapalıydı. M. Kemal yeni hükümetle olan görüşmelerden kesin sonuç alınıncaya hiçbir taraftan resmî yazışma yapılmamasında kararlıydı158.
Anadolu’ya dayanmaksızın olumlu bir icraat yapamayacağını gören Ali Rıza Paşa Hükümeti, gazeteci Yunus Nadi aracılığıyla M. Kemal’le ilişkiye girdi. Yunus Nadi 6 Ekim 1919 tarihinde M. Kemal ile telgraf başında görüştü. Ona göre, bu hükümet Mebusan Meclisi seçimine kadar devam edecek olan bir geçiş hükümetidir. Hükümet millî gaye ve isteklerin yerine getirilmesinde en ufak bir şüpheye yer olmadığını beyan etmektedir. Harbiye Bakanı Cemal Paşa (MERSİNLİ) ve Abuk Ahmet Paşa kendilerini hükümette millî davanın birer temsilcisi olarak görüyorlar. Ferit Paşa hükümetinde olan bazı şahısların bu kabinede yer almalarına kötü gözle bakılmamalıdır. Kinle hareket edilmesi ve intikamcı bir tutum izleneceği yorumuna yol açılmaması gerekir. M. Kemal’in cevabı açıktır: “.... Millet, egemenliğini bütün anlamıyla bütün dünyaya tanıtmaya kesin olarak karar vermiştir. Bunun için her yerde, her türlü tedbir alınmıştır. Bugünkü hükümetin milî dava ve istekleri olumlu karşılamasını ve olumlu sonuca bağlamasını bekleriz. Çünkü başka türlü iktidarda kalamaz.... Cemal Paşa’dan millî teşkilâtımız temsilcisi olmaktan başka bir şey beklenmez. Hükümet eğer meşru olan millî teşkilâtımız ile bunun yönetimini elinde bulunduranları gayrı meşru ve kanun dışı tanıma zihniyetini devam ettirecekse, hiç bir uyuşma imkânı bulunmayacağına şüphe yoktur. ... Mebusan Meclisi toplanıp fiilen denetleme görevine başlayacağı güne kadar, Temsil Heyeti’nin ülkenin kaderi ile ilgilenmesi zaruridir. Hükümetin heyetimizle ilişkisi elbette kendi mevki ve kuvvetini güçlendirecektir. ... Temsil Heyeti bizzat ve doğrudan doğruya hükümetle en samimi temas ve ilişkide bulunmaya hazır ve isteklidir”159.
Ertesi gün Harbiye Nazırı Cemal Paşa bizzat Mustafa Kemal’e Bakanlar Kurulu adına hangi hususlarda uzlaşılabileceğini gösterir bir telgraf gönderdi: Harbiye Nazırı şöyle demekteydi:
1. Kabine sizinle aynı görüştedir. Millî iradenin hâkimiyetini kabul eder, Ancak bir öç alma kabinesi olmak istemez. Suçlular yasal yollardan cezalandırılmalıdır.
2. Kabine zarara uğratılan valilerin uğradıkları haksızlıkları düzeltmeyi, ehil olanları atamayı ordunun şeref ve düzenini iade etmeyi üstlenecektir.
3. Devlet dışarıya karış şeref ve itibarını yeniden kazanabilmek için millî iradeye ve Temsil Heyetine dayanacaktır.
4. Kabine, Temsil Heyeti’nin hem içe ve hem de dışa karşı hâkim oluyor zannını vermeksizin kendisine yardımcı durumda kalmasını ister. Her şeyden önce yazışmalar serbest bırakılmalı, yerinde bırakılacak veya atanacak vali ve komutanların göreve başlamaları engellenmemeli, yeni seçim kanunu serbestçe duyurulabilmelidir.
5. Millî iradeye aykırı davranışlardan kaçınılacağını taahhüt eder, vatanın kurtarılmasını hedef alan gayenin gerçekleşmesine hemen elbirliği ile çalışabilmek için ayrıntılar üzerinde ısrar edilmemesi için yardımınızı pek rica ederim160.
Bu yazı ile hükümet millî iradeye aykırı davranışlardan kaçınılacağını ve millî irade ve Temsil Heyetinden güç alacağını taahhüt etmekteydi. Böylece Anadolu hareketini yasal bir kuruluş olarak tanımaktaydı. Asi ilân edilen, tutuklanması istenen Mustafa Kemal, istifâsından sonra geçen üç ay içinde işbirlikçi Damat Ferit Hükümeti’ni düşürmüş, yeni kurulan Ali Rıza Paşa Hükümeti’ni Anadolu’ya ayak uydurmaya mecbur etmişti.
Harbiye Nazırı’nın bu başvurusu üzerine, Temsil Heyeti yeni hükümet ile anlaşma ve yardıma karar verdi. İstanbul ile olan resmî haberleşme yasağını kaldırdı. Harbiye Nazırı Cemal Paşa’nın isteğini dikkate alarak kabine nezdinde Temsil Heyeti murahhası olarak bulunmasını kabul etti. Ayrıca halka hitaben bir bildiri yayınlandı. M. Kemal imzalı bu bildiride, Ali Rıza Paşa Hükümeti’nce millî isteklerin kanuna uygunluğu ve milî güçlerin egemenliği kabul edilerek hükümetle millet arasında tam bir anlaşma gerçekleştiği, millî isteklerin elde edilmesi yolunda yeni hükümete destek olunacağı, resmî yazışmalar azerine konulan yasağın kaldırıldığı, kurulu her türlü kişisel çıkar ve partizanlıktan uzak olarak sadece millî amaçların takipcisi olacağı, halka duyruldu161.
Temsil Heyeti ile hükümet ana hatları ile şu üç noktada anlaşmışlardı:
1. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde kabul edilen temel ilkeler hükümetin hareket noktası olacaktır.
2. Millî Meclis’in toplanmasına kadar millet ve vatanın geleceği üzerinde kesin yükümlülük altına girilmeyecektir.
3. Barış Konferansına gönderilecek delegeler kurulu, milletin güvenini kazanmış, bilgili ve yetenekli kimselerden oluşacaktır162.
4. Ancak ayrıntılar konusunda iki taraf arasında görüş ayrılıkları devam ediyordu. Hükümet, Temsil Heyetinden İttihatçılıkla ilişkileri olmadığını, savaş suçlularının cezalandırılacağını, seçimlerin serbestçe yapılacağını, ilân etmesini istemekteydi. M. Kemal ise, millî harekete karşı cephe almış olanların (eski İçişleri Bakanları Ali Kemal, Hacı Adil, Harbiye eski Bakanı Süleyman Şefik, P.T.T Genel Müdür Refik Halit v.s gibi) cezalandırılmalarını; millî davaya hizmet ettikleri için görevden alınan asker ve idarecilerin görevlerine iade edilmelerinde ısrar etmekteydi. Bundan başka seçimlerle ilgili konularda Meclis’in nerede taplanması gerektiği hususunda farklı düşünceler vardı. Bütün konularda görüş birliği sağlaması için Hükümet, Bahriye Bakanı Salih Paşa’yı Anadolu yöneticileriyle görüşmeye gönderdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder