Konya Bölgesi Ayaklanması - İç Ayaklanmaların Sonuçları

C. Konya Bölgesi Ayaklanması
İkinci  Düzce  ve İkinci Yozgat ayaklanmalarının tamamen bastırılmasından kısa bir süre sonra, Konya bölgesi  isyan etti. İsyan için gerekli zemin Vali Cemal  Bey zamanında, Sait Molla, Zeynelabidin ve Rahip  Frew tarafından hazırlanmış, fakat Refet Bey’in bölgeye gelmesi ve Bozkır isyanının önlenmesi ile nisbi bir sükûna kavuşmuştu. Ancak Teali-i İslâm  ve İngiliz Muhipleri Dernekleri ile Hürriyet  ve İtilâf Fırkası’nın bölgede millî hareket karşıtı faaliyeti el altından devam etmekteydi. Bunun sonucunda, isyan 2 Ekim 1920’de patlak verdi.
Ayaklanmanın başında daha önceki Bozkır isyanına katılan Delibaşı Mehmet vardı. Delibaşı çoğu asker kaçağı Türkmenlerden beş yüz kişi ile belirtilen tarihte Çumra’yı bastı. Durumu öğrenen  gözüpek bir kimse olan  Vali Haydar Bey, bir taraftan acele yardım isterken, diğer taraftan Alaaddin Tepesi çevresinde, savunma önlemleri aldı. Padişah yanlılarının yoğun propagandası etkisinde kalan bölgede ayaklanma hızla gelişti. Asiler 3 Ekim’de Konya’yı ele geçirdiler ve hükümete el koydular. 4 Ekim’de Vali teslim olmak zorunda kaldı. İsyan Koçhisar, Karapınar, Karaman, Ilgın, Akşehir,  Seydişehir, Beyşehir, Akseki, Manavgat ve Alanya’ya kadar yayıldı. Mustafa Kemal, Albay Refet Bey’i isyanı bastırmakla görevlendirdi. Refet Bey 6 Ekim’de Konya’yı Delibaşından kurtardı ve hızlı bir takip hareketi ile Çumra, Bozkır, Seydişehir, Beyşehir’i asilerden temizledi. Bu arada Yarbay Osman (Kasap) birlikleri Ilgın, Akşehir, Yalvaç dolaylarını, Pozantı’dan gelen, kuvvetler Karaman dolaylarını Demirci Mehmet Efe kuvvetleri de, Eğridir, Karaağaç, Akseki  üzerinden Antalya’ya kadar olan bölgeyi tarayarak  sükûneti sağladılar. Refet Bey’in takip ettiği Delibaşı Mehmet kaçmaya muvaffak olarak Silifke’de Fransızlara teslim oldu222a.

D. İç Ayaklanmaların Sonuçları
Konumuz gereği iç isyanların ancak belli başlı olanları üzerinde durulmuştur. Halbuki Millî Mücadele boyunca meydana gelen iç isyanların toplamı yirmiyi  aşkındır. Bunların kapsadıkları alan Ankara’nın çok yakın çevresi ve işgal edilmiş mıntıkalar hariç, Anadolu’nun büyük kısmını içine alacak şekilde sistemli olarak düzenlenmiştir. Fetvalar, Padişah ve Hükümet bildirileriyle, işgal kuvvetlerinin imkânları  ile desteklenmiş ve Ankara Hükümeti henüz kuruluş halinde boğulmak  istenmiş ve Ankara civarına ulaşılmıştır. Ancak Mustafa Kemal ve dava arkadaşlarının güçlü ve sağ duyulu  vatansever yurttaşların gayreti ile bu fesat hareketleri başarısızlığa  uğratılmış, Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin otoritesi, işgal altında olmayan mıntıkalarda etkin bir şekilde sağlanmştır.
İç ayaklanmaların, bastırılması ve Anadolu’nun Mustafa Kemal’in etrafında birleşmesi,  İstanbul Hükümeti’nin iç ayaklanmalar veya hükümet  yanlısı askeri kuvvetler kullanarak Anadolu hareketlerini önlemeye imkân olmadığını göstermiştir. Damat Ferit’in bundan sonra otoritesi, İstanbul il sınırlarını aşmayan, ancak İngiliz desteği ile  ayakta duran bir hükümet haline gelmiştir.
Fetvaların, fermanların, hilâfet ordusunun başarısız kalması, İstanbul Hükümeti’nin otoritesinin Anadolu’da geçersiz hale gelmesi, yakındoğu ile ilgili hesapları da alt üst etmiştir. Artık kesin barışı sağlamak için, İstanbul Hükümetine barışı zorla kabul ettirmek yeterli değildi. Kesin barış için Mustafa Kemal’in  temsil ettiği Ankara Hükümeti ile Misak-ı Millî çerçevesinde  anlaşmak veya uzlaşmak, veyahut arzu edilen çözümü ona silâh zoruyla kabul ettirmek gerekiyordu. Bunun için dört beş yüzbin kişilik orduları harekete geçirmek, milyarlarca lira masrafa girmek gerekiyordu. Halbuki Müttefik devletler savaş yorgunuydular. Türklere karşı bu sert politikayı izleyen İngiltere ise çıkarlarını geleneksel olarak  diplomatik yallarla korumayı benimsemiştir. Nitekim Ali Fuat Paşa 14 Haziran 1920’de Kuva-yı İnzibatiye’yi dağıtıp İzmit üzerine yürüdüğü zaman, İngiliz yetkililer Türkiye’nin iç işlerine karışmadıklarını belirterek ateş kesilmesini istemişlerdi222b. Ali Fuat Paşa’nın İzmit ve Hereke yarımadasında yürüttüğü hareket, İstanbul’daki işgal makamlarını ciddi suretle endişeye düşürmüş ve acele olarak tedbir alınmasını, aksi halde ya kuvvet kullanarak ya da barış şartlarını değiştirmek gerektiğini yetkililere iletmişlerdi223. Bu durumda, Lloyd George’nin Venizelos’u devreye sokmasıyla, hazırlanmış olan barış anlaşmasını, Türklere süngü ile kabul ettirmek için, Yunan Ordusu Anadolu’nun kalbine doğru harekete geçirildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder