Atatürk’ün Ölümünün Dünyadaki Yankıları

3. Atatürk’ün Ölümünün Türkiye Dışındaki Yankıları
Atatürk’ün üfulü, Türk milletini sonsuz elemlere garkederken, bütün dünyada derin yankılar uyandırdı.519 Bunun sebepleri nelerdir? Neden dünyanın uzak köşelerinde bile onun ölümü yankılar yaratmıştır?
Çünkü Atatürk, adeta inanılmaz ölçüde olumsuz koşullar içinde, dünyanın en güçlü devletlerine karşı bağımsızlık bayrağını açmış ve emperyalist güçleri dize getirmiş, ülkesini tam bağımsızlığa kavuşturan millî bir kahramandı. Bu niteliği ile o, esaret altındaki Asya ve Afrika ülkeleri için, bir yol gösterici, bir ümit ışığı haline gelmişti. Diğer taraftan o, istilâdan kurtardığı ülkesinin bir daha aynı duruma düşmemesi, canı ve kanı pahasına elde ettiği bağımsızlığını sonsuza kadar koruyabilmesi için “Batıya rağmen, Batılaşma”, bir başka deyimle çağdaşlaşma yolunu açmış ve Türkiye’yi onbeş yıl içinde, her bakımdan tanınmayacak kadar değiştirmiş, çağdaş bir devlet haline getirmişti. Ayrıca barış ve istikrara dayalı gerçekçi bir dış politika ile Türkiye’yi düşmanı olmayan bir ülke konumunda bırakmıştı. Eseriyle milli bir kahraman, modern bir devlet kurucusu, ileri görüşlü bir reformatör ve “Yurtta barış, dünyada barış” politikasının güvenilir bir uygulayıcısı olarak dünyanın saygısını kazanmıştı. Dolayısıyla Atatürk’ün elim kaybı dünyanın her tarafından sesler getirmiştir.
Yabancı devletler Türkiye’nin acısını, resmi kanallardan mesajları ve onun cenaze törenine gönderdikleri şahsiyetler ve askerî birliklerle paylaştılar. Ama esas yankılar Medya sivil toplum örgütleri ve kişisel mesajlarla kendini gösterdi. Gazete ve dergiler Türkiye’nin millî bağımsızlık ve çağdaşlaşma önderinin özelliklerini haber, yorum röportaj ve resimlerle okuyucularına tanıttılar.
Fransa’da Paris gazetelerinde 22 Haber, 25 makale ve 26 resim yayınlandı.520 Gazeteler, genellikle Atatürk’ün ülkesine olan hizmetlerine anlatmakta, özellikle Onun Türkiye’yi kapitülâsyonlardan, Batı emperyalizminden ve ortaçağ kurumlarından kurtarıp çağdaş laik bir devlet kurmasını vurgulamaktaydılar. Bu amaçla Türkiye’de hizmet etmiş olan Fransız diplomat ve gazetecileriyle röportajlar yapmışlardı. Bunlardan Kont Sforza ile yapılanı ilgi çekiciydi. Çünkü Sforza, mütareke döneminde İstanbul’da İtalya Yüksek Komiseri olarak bulunmuştu ve Atatürk’ü oldukça yakından tanıyordu. Daha o zamandan Atatürk’ün başarı kazanacağını öngörmüştü.
Röportajda Onun amacının Batıyı taklit etmek değil, Batıya karşı kendisini savunmak olduğunu, isabetli olarak değerlendirmiştir.
Gazete yayınları taşrada da devam etmiştir. Büyük elçilikte açılan defteri, Fransa’nın ileri gelen devlet adamları, kordiplomatik ve yüzlerce kişi imzalamışlardı. Paris’teki elçilikler bayraklarını yarıya indirmişlerdi. Bu başsağlığı dileklerinin en ilgi çekenleri Fransız kolonilerinden gelenlerinkilerdi. Cezayir’den, Tunus’tan hatta Madagaskar’dan gelen mesajlar “en muzaffer evladını kaybeden kardeş milletin acısını” paylaşmaktaydılar. Suriye Gazeteleri de Gazi’yi Doğu’nun en büyük siması olduğunu belirtiyor onun cesaret ve enerjisini övmekteydiler. Suriye Başbakanı Paris’te Büyükelçiliği ziyaretle milli mateme candan katıldıklarını beyan etti.
İngiltere’de ise, Kral ve hükümet dostluğuna büyük önem verdikleri Türk milletinin uğradığı onarılmaz kaybı dolayısıyla en samimi başsağlığı dileklerini Ankara’ya ulaştırdılar. İngiliz Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı da “kederimize bütün kalpleriyle iştirak ettiklerini” Atatürk’ün ölümüyle “Türkiye’nin büyük bir şef, cihanın harikulâde beynelmilel bir sima, İngiltere’nin büyük bir dost kaybettiğini” vurguladı.
Ölüm haberi üzerine, Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği, taziye telgralarıyla dolup taştı. İlk telgraf emekli general Harington’dan gelmişti. Mütareke döneminde İşgal kuvvetlerine başkomutan olan general, İngiliz devlet adamlarının aksine sağukkanlı davranışıyla barışa katkıda bulunmuştu. Kendisine büyük sevgi beslediği Büyük Lider ve Devlet Adamı Atatürk’ün kaybı dolayısıyla en içten sempatilerini bildiriyordu. Büyükelçiliğe gelen mesajlar arasında çeşitli şirketlerin, bankacıların, İngiltere’deki Musevî cemaatinin, Londra’daki misyon şeflerinin, İngiliz halkının, üniversite öğretim üyelerinin, Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’ye karşı savaşmış olan İngiliz ve Avustralyalı askerlerin taziye dilekleri gibi, her kesimden pek çok mesaj gelmişti. Mesaj sahipleri Atatürk’e olan saygı ve hayranlıklarını dile getiriyorlar ve Türkiye’nin derin acısını paylaştıklarını ifade ediyorlardı.
İngiliz Dominyonları da, Avustralya, İrlanda, Kanada, Yeni Zelanda ve Güney Afrika Birliği de Türk Hükümetine başsağlığı dileklerini ulaştırdılar. İngiltere, büyük ölünün cenaze töreninde, Çanakkalede Anzak kolordusu komutanı olan ve savaşta bir bacağını yitiren Mareşal Birdwood ile bir askerî birlik tarafından temsil edilecekti.
Atatürk’ün ölümü İngiliz basınında da geniş yankılara yol açtı. Sayısı yüzlere varan makalelerde onun hayat hikayesini vermekle ve onun ulusuna verdiği hizmetleri saymaktaydılar. Bunlar arasında özellikle“Ankara Aslanı”nın karakter yapısı, asker, organizatör ve yönetici olarak askerî ve siyasî başarıları milliyetçiliği, vatanını zor şartlar altından bağımsızlığa kavuşturması, millet adı olmayan çürümüş bir devletten, güçlü kendine güvenen bir devlet yaratması, inanılmaz reformları ile hanedan ve halifeliği kaldırması, şeriat kanunları yerine laik kanunların konulması, kadınların kafesten kurtarılıp toplum hayatına kazandırılması, bin yıllık alfabeyi değiştirerek kolay öğretilen latin alabesini getirmesi, özetle yaptığı inkılâplarla Türkiye’yi tanınmayacak kadar değiştirmesi laik, çağdaş bir yönetim oluşturması, bölgede bir barış ve istikrar yaratması vurgulanıyordu. Gazeteler “hiç kimsenin onun kadar büyük saygı ve derin hayranlık yaratmadığını, Atatürk’ün ölümüyle İngiltere’nin candan bir dost kaybettiğini”yazmaktaydılar.
Atatürk’ün ölüm haberi İngiliz imparatorluğunun her tarafında yankılanmıştır. Sadece Malta adasında yayımlanan makale ve haberlerin toplamı 43’e ulaşmıştı. Kıbrıs’da Türk ve Rum gazeteler duydukları derin üzüntüyü dile getirmişler, konsolosluklar bayraklarını yarıya indirmişlerdi. Seylan adasında Yeni Zelanda da saygı dolu yazılar kaleme alınmıştı.
İngiliz İmparatorluğu içinde Ulu Önderin ölümünden en fazla üzüntü duyan Hindistan yarımadasında yaşayanlar olduğu anlaşılmaktadır. Bugünkü Pakistan, Bengladeş ve Hindistan’ı kapsayan bu bölgede yaşayan halk, onu “Bağımsız Türkiye’nin yaratıcısı, Asya’nın kahraman Milliyetçilik Havarisi” olarak benimsemişlerdi. O yaptıkları ile yalnız Türkiye’ye değil, fakat bütün Asya halklarına da büyük hizmetlerde bulunmuş, ülkesinde yaptığı reformlarla Asyalılara da ilerleme ve bağımsızlık yolunu göstermişti521 Atatürk’ün ölüm haberiyle Hint halkı adeta şok geçirmişti. Hint halkı yas tutmuştur. Ücra kasabalarda bile, çalışmalar tatil edilmiş, 18 Kasım günü bütün Hindistanda “Kemal günü” olarak anılmıştır. “Milliyetçiliğin babası”, “çağın en büyük kahramanı”, “Asya’nın kurtarıcısı”, “bütün Doğu’nun iftihar kaynağı” ve “milliyetçiliğin gerçek ruhu” için samimi gözyaşları akıtılmıştır.
Millî bağımsızlık ve çağdaşlaşma Önderinin kaybı komşu ülkelerde de yankılar uyandırdı. Yunan resmî makamları ve basın Türkiye’nin acısını paylaşmıştır. Gazeteler ortak bir dille, Atatürk’ün kaybını Türkiye için olduğu gibi, dünya içinde bir talihsizlik olduğunu vurgulamışlardrı. Bulgar basını, Romen basını Macar basını onun eserini, kişiliğini yücelten makaleler yayınlamışlardır. Komşu İran’da ise bir ay resmi matem ilân edilmiştir. Afganistan, Lübnan içten üzüntülerini dile getirmişlerdir.
Özet olarak verilen bu bilgilerden anlaşıldığı gibi, Atatürk’ün ölümü Türkiye içinde bir dönüm noktası görüldüğü gibi, dünya içinde büyük bir olay olarak algılanmış, insanlığın bir kaybı olarak değerlendirilmiştir. Özellikle esaret altındaki Afrika ve Asya toplumları, Onun üfulünü, kendilerinden bir kahramanın kaybı olarak görmüşlerdir.522 Atatürk’ün üfulünun dünyada özellikle Asya ve Afrika’da yaşattığı yankılar, onun evrensel etkisinin en belirgin göstergesi olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder