A. Ankara’nın Başkent Olması
Kesin barış sağlanmış, siyasî kadro oluşmuştu. Artık rejim meselesi çözüme bağlanmalıydı. Önce Başkent meselesi ele alındı. Zira İstanbul 2 Ekim 1923’te boşaltılmıştı. Eski başkente dönülmeyecek miydi? İş adamları, kordiplomatik bir kısım milletvekilleri ve memurlar hükümetin İstanbul’a taşınmasına taraftardılar. İstanbul ülkenin kültür ve ticaret merkeziydi. Coğrafî durumu, iklimi, tarihi geçmişi ile ülkenin gözbebeği durumundaydı.
Ankara’nın eksileri çoktu. Küçük tozlu, gelişmemiş her türlü konfordan yoksun bir şehirdi. Nüfusu 30.000 civarındaydı. İklimi sert ve kuraktı. Mevcut şartlar Ankara’nın aleyhineydi. İstanbul basını bu konuda kıyametleri koparmaktaydı. Ankara merkez olunca, hilâfet bir bakıma devletin dışına itilmiş olacaktı. Dolayısıyla İstanbul şiddetli bir hassasiyet içinde görünmekteydi.
Diğer taraftan yabancı misyonlar ikamete elverişli şartlar olmaması nedeniyle, Ankara’ya gelmek istemiyorlardı. Ancak Başkentin kalıcılığına inandıktan epey sonra orayı ister istemez benimseyeceklerdi.
İstanbul’dan başka bir merkez bahis konusu olunca, Eskişehir, Bursa ve Konya hatıra gelmekteydi.
Fakat Falih Rıfkı Atay’ın dediği gibi, “Ankara susuzdu. Ağaçsızdı. Kuru ve yabaniydi. Fakat Büyük Millet Meclisi orada kurulmuş, orada toplanmış, bütün savaş oradan idare edilmişti. Yeni idarenin milletlerarası edebiyatta adı Ankara Hükümetiydi.”
Esasen Gazi kararını vermişti. Yeni devletin başkenti Ankara olacaktı. Ankara, 27 Aralık 1919’da hiçbir resmî unvan ve sıfatı olmayan Mustafa Kemal’i coşkuyla bağrına basmıştı. Millî kıyafet giymiş seğmenlerle beraber bütün halk “ vatanı ve milleti düşmandan kurtarmak için hepimiz ölmeye hazırız, emrini bekliyoruz” diye haykırmışlardı. O günden sonra Ankara, Millî Mücadelenin merkezi olmuştu. Düşman istilâsı Ankara önlerinde durdurulmuştu, Millî Mücadeleyi yürütmekte Mustafa Kemal’in meşruiyet kaynağı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplanmış ve yeni devletin yönetimini burada üstlenmişti.
Ankara kendiliğinden merkez haline gelmişti, İstanbul’a dönüş geçmişe, eskinin entrikalarla dolu ortamına düşmek demekti.
Diğer taraftan Ankara’nın coğrafi konumu da bir başka tercih sebebi olmuştur.
İsmet Paşa ve 14 arkadaşı 9 Ekim 1923’de verdikleri bir önerge ile Ankara’nın başkent olmasını teklif ettiler. Kanun teklifinin gerekçesinde özetle şöyle denilmekteydi: “ .... Antlaşma ile Boğazlar için kabul edilen hükümler, Yeni Türkiye’nin esas varlığını, ülkenin güç kaynaklarının gelişmesini, Anadolu’nun merkezinde kurmak lüzumunu göstermektedir.” Ülkenin güvenliği Ankara’nın coğrafi ve stratejik durumu bunu gerektirmektedir.
Teklif 13 Ekim’de kanunlaşır. Ankara artık resmen Başkenttir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder