Ankara’da Yeni Bir Üniversitenin Temelleri Atılıyor


b) Ankara’da Yeni Bir Üniversitenin Temelleri Atılıyor
Atatürk Üniversite reformunu, Türk kültür programının bir parçası olarak ele almıştır. Üniversiteleri bu programı gerçekleştirecek merkezler olarak düşünmekteydi. Bu görevi Batıda İstanbul Üniversitesi, merkezde Ankara’da kurulacak Üniversite, Doğuda da Van gölü çevresinde oluşturulacak bir üniversitenin gerçekleştirmesini istemektedir.
Atatürk Milli Mücadele’nin kâbesi ve yeni devletin yönetim merkezi olan ayrıca duygusal bakımdan da bağlı olduğu Ankara’yı bir kültür ve eğitim merkezi haline  getirmeye kararlıydı.
Daha 1925’de çağdaş hukukun gerektirdiği hukukçuları yetiştirmesi için Ankara’da Adliye Hukuk Mektebini açmıştı. Bu okul 1927’de Ankara Hukuk Fakültesi adını almıştı. 1924 musiki öğretmenlerini yetiştirmek için Ankara Musiki Muallim Mektebi, ortaokullara öğretmen yetiştirmek için sonradan Gazi Eğitim Enstitüsü adını alan Gazi Orta Muallim Mektebi 1927’de faaliyete başlatılmıştı.
1928 yılında Ankara’ya getirilen 11 Alman öğretim üyesi, 1930’da Ankara Yüksek Ziraat Mektebini kurdular. Seçkin yabancı öğretim üyelerinin çalıştığı bu kurumda dersler ve uygulamalar Almancaydı. Kurum 1933’de Yüksek Ziraat Enstitüsü adını aldı ve bugünkü Ziraat Fakültesinin temelini oluşturdu. Böylece ülke nüfusunun % 70’ni oluşturan köylünün kalkınmasına yardımcı olacak, modern tarım metodlarını bilen teknik elemanların yetişme yolu açılmıştır.
Yüzyıllar boyu devam eden yenilgi ve çekilmeler, Batıya yönelirken Batı uygarlığının güçlü manzarası, özellikle aydın kesimde bir eziklik ve kendine güvensizlik hissi uyandırmıştı. Atatürk bu kendine güvensizliğin yanlışlığını göstermek, millî bilinci pekiştirmek, Türk gurur ve onurunu tatmin edecek, geleceğe güvenle bakmayı sağlamak için Türk kültürünün bilimsel metodlarla incelenmesini istemekteydi. Onun direktifi doğrultusunda Türk kültürünü her yönüyle araştıracak ve öğretim kurumlarına bu konuda ihtiyaç duydukları öğretmenleri yetiştirmek maksadıyla Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi 1936’da açıldı. Fakültenin öğretim kadrosu bu iş için Avrupa’ya gönderilen ve başarıyla yurda dönen elemanlarla yabancı bilim adamlarından oluşturulmuştur.
Zamanla bu fakülte Ankara Üniversitesi’nin temel fakültelerinden ve başkentin belli başlı kültür merkezlerinden biri haline geldi.450
Bu fakültelerin yanısıra, 1859’da İstanbul’da kurulmuş olan Mekteb-i Mülkiye 30 Mayıs 1935 tarihli bir yasa ile Ankara’ya nakledildi ve ismi de Siyasal Bilgiler Okulu olarak değiştirildi. 1936’da Ankara’da öğretime başlayan okul Cumhuriyet yönetiminin ihtiyacı olan idarecileri yetiştirme işine başarıyla devam etti.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi gittikçe artan öğrenci adedinden şikâyetçiydi. Diğer taraftan kurulması düşünülen Ankara Üniversitesi’nin de Tıp Fakültesine ihtiyacı vardı. 9 Haziran 1937’de kabul edilen yasa ile Ankara’da bir tıp fakültesi açılması kararlaştırıldı. Fakat ekonomik engeller ve İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi nedeniyle Fakülte ancak 1945’te açılabildi. 1946’da çıkarılan bir yasa ile Ankara Üniversitesi kuruldu.
Atatürk, Doğu Anadolu’da güçlü bir kültür merkezi olarak Van gölü sahillerinde her seviyeden okulları ve Üniversitesiyle bir kültür şehri yaratılması için faaliyete geçilmesini 1937’de TBMM’nin açılışında ister.451
Burası Türk kültür politikasının doğudaki üssü vazifesini görecekti. Dahası bu merkezin komşu ülkelerdeki Türk kökenli gençler içinde bir cazibe merkezi olabileceğini düşünüyordu. Bu suretle Doğuya’da Batı ve Orta Anodulu’nun kültür imkânlarını sağlamayı ve bir üniversite etrafında kültür ve ideal birliği yaratmak istemekteydi. Atatürk’ün bu arzusu 1958’de Erzurum’da kurulan Atatürk Üniversitesiyle gerçekleşebildi.
Özet olarak Atatürk, kararlılıkla yürüttüğü eğitim politikası, Türkiye’nin skolastik bir yapıya sahip eğitim sisteminden, her dereceden okullarıyla milli, laik ve çağdaş bir eğitim sistemine geçmesini sağlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder