C. Takvim ve Ölçülerde Çağdaşlaşma
Dış görünüşü Batıya uyduran Gazi, takvim, saat ve ağırlık ve uzunluk ölçülerinde de dünya ile uyum sağlanması için harekete geçti.
Eski Türklerde on iki hayvanlı takvim kullanılırdı. Müslüman olduktan sonra, ay yılına göre düzenlenmiş, 354 günden oluşan Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçünü başlangıç yılı kabul eden hicrî takvimi kullanmaya başladılar. Ancak güneş yılı 365 günden oluştuğundan 33 yılda bir “artık yıl” oluşmaktaydı. Bunu önlemek için güneş yılını esas alan Jülien takvimi, Rumî veya Malî Takvim, özellikle maliye ile ilgili konularda kullanılmaya başlanmıştı. Halbuki Batı’da 1582’den beri güneş yılını 365 gün 5 saat 48 dakika olarak kabul eden Gregorien Takvim kullanılıyordu. Avrupa ile olan ilişkiler dolayısıyla Osmanlılar bu takvimi de kullanmaya başlayınca, takvimler üçlenmiş oldu. 1917’de Rumi Takvim ile Miladî Takvim arasında 13 günlük bir fark oluşmuştu. Dolayısıyla 1332 yılı Şubatının 16. günü 1333 Martının ve Miladî 1917 yılı Martının birinci günü sayılmış, aradaki fark ortadan kaldırılmıştı.
Bu kargaşayı önlemek milletlerarası ilişkilerde uyum sağlamak için, 26 Aralık 1925’te Miladî Takvim (Gregorien Takvim) kabul edilerek Rumî 1341 yılının son gününü takip eden gün 1926 yılı Ocak ayının birinci günü olarak kabul edildi.
Aynı gün, saatlerde de “vasati güneş saati” resmi saat olarak kabul edildi. Halbuki Osmanlı Devletinde “ezani saat” alaturka saat kullanılıyordu. Buna göre gün 12 saatlik 2 dilime ayrılıyor, güneşin batışı 12 kabul edilmekteydi. Batıda ise günü 24 saate ayıran öğlen vaktini 12 olarak kabul eden alafranga saat güneş saati yürürlükteydi357.
Dış dünya ile ilişkiler çoğaldıkça bu durum sıkıntılara yol açmaktaydı.
Toplum hayatı çağdaş dünyaya göre düzenlenirken takvim ve saat ve ölçülerini ayarlamada yarar görülmüştü.
1931 yılında eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirildi. O zamana kadar kullanılan okka, çeki, endaze, arşın gibi ölçüler, bölgelere göre değiştiği gibi, milletlerarası ticari ilişkilerde de sıkıntı yaratmaktaydı. Eski ölçüler yerine onlu sisteme dayanan metre ve kilo gibi birimler kabul edildi.
Böylece hem yurt içi ve hem de dış dünya ile olan ilişkiler de kolaylık ve uyum sağlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder