Londra Konferansı: Mustafa Kemal’i Dolaylı Tanımak

3. Londra Konferansı: Mustafa Kemal’i Dolaylı Tanımak
Ortaya çıkan yeni oluşum karşısında, Müttefikler konumlarını 25 Ocak 1921’de Paris’te gözden geçirdiler. Görüşmelerde Fransa ve İtalya değişiklikten yana tavır koydular. İngiliz Başbakanı Lloyd George ise Yunan Kralı Konstantin’in tanınmasını, onun Anadolu’da yapacağı ileri hareketin önlenmemesini, Yunanlılar ve Türklerin katılacakları bir konferansla Sèvres Antlaşmasında ufak tefek değişiklikler yapılmasını önerdi. Sonuçta 21 Şubatta Londra’da Yunanistan ile İstanbul ve Ankara hükümetlerinin katılacağı bir konferans toplanmasına, konferansta Sèvres Antlaşmasının esas alınmasına karar verildi. Karar İstanbul hükümetine bildirilerek bir hafta içinde cevap verilmesi ve Ankara ile temasa geçmeleri istendi273.
Tevfik paşa durumu Mustafa Kemal’e duyurdu ve Ankara’ca yetki verilmiş olan delegelerin Osmanlı delegeleri arasında bulunmasının İtilâf Devletlerince şart koşulduğunu bildirdi. Ayrıca şifreli telgrafla Yunanlıların bir kolorduyu İzmir’e göndermekte ve Trakya’daki kuvvetlerini de Anadolu’ya kaydırmakta olduklarını haber verdi274.
Bu başvuru, İstanbul ile Ankara arasında uzun tartışmalara yol açtı. Mustafa Kemal Tevfik Paşa’ya verdiği cevap özetle şöyledir: “Millî iradeye dayanarak Türkiye’nin mukadderatını elinde tutan meşru ve müstakil tek hakim kuvvet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Türkiye ile ilgili bütün meselelerin çözümünde ve her türlü dış ilişkilerde başvurulacak tek yer, yalnız bu Meclis’in hükümetidir. İstanbul’daki herhangi bir heyetin hiçbir bakımdan meşru ve hukukî durumu yoktur.... Heyetinize düşen vatan ve vicdan görevi... meşru ve muhatap hükümetin Ankara’da  olduğunu kabul ve ilân etmektir.... İtilâf Devletleri Londra’da toplayacakları konferansta, Doğu meselesini hak ve adalet ölçüleri içinde çözmeye karar vermişlerse davetlerini TBMM Hükümeti’ne doğrudan doğruya yapmalıdırlar.”
Tartışmanın uzaması üzerine, Mustafa Kemal Tevfik Paşa’ya Padişah’ın TBMM’ni tanıdığını ilân etmesini istedi ve TBMM’nin kabul ettiği Anayasanın belli başlı maddelerini açıklayarak bu temel maddelerine aykırı hareket etme imkân ve yetkisinin bulunmadığını bildirdi275.
İstanbul Hükümeti’nin kendi görüşünde ısrar etmesi üzerine konu Mustafa Kemal’in teklifi uyarınca, TBMM’de görüşüldü. Meclis İstanbul hükümetinin işgal karşısında aldıkları tavrı sert bir şekilde eleştirdi.”.... Saltanat şurasında İtilâf Devletleri’nin uzattığı esaret belgesini ayağa kalkarak kabul ve imza eden devlet adamları hükümette hiçbir hak ve yetkiyi temsil etmeyen geçersiz bir güç durumundadır. Anayasaya göre hâkimiyet kayıtsız  şartsız milletindir. Milletin yasama ve yürütme gücü onun tek ve gerçek mümessili olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır” ifadesiyle bütün idarî teşkilâtı ile ülkeyi yöneten, ordularıyla doğuda ve batıda düşmanları ezerek barış yollarını açan  Meclis’in delegelerinin memleketi temsil eden tek heyet olarak tanınmasını istedi ve aksi halde Türkiye’yi sadece Ankara heyetinin temsil edeceğini bildirdi276.
İstanbul ile anlaşma olmadı. İstanbul Londra’ya Tevfik Paşa başkanlığında bir heyet gönderdi. TBMM İtalya aracılığı ile resmen davet edilmesinden sonra Hariciye Vekili Bekir Sami (KUNDUH) başkanlığında bir heyetle konferansa katıldı.
Konferans başlamadan önce, İngiliz Başbakanı Lloyd George, Yunan Başbakanı ile görüştü. Lloyd George’un ileride ilhak edilmek üzere İzmir’e özerk bir  statü verilmesi teklifine, Yunan Başbakanı bu konuda hükümete danışacağını ve Yunan askeri ve çekilirse karışıklık çıkacağını öne sürer ve Yunan ordusunun Mustafa Kemal’i ezdiği gibi zaptettikleri yerleri koruyabileceklerini söyler. İngiliz Başbakanı da İzmir’i ve Trakya’yı geri isteyen Kemalistlere karşı meşru haklarından vazgeçmemeleri için Yunan halkına güvendiğini ancak İzmir için bazı ödünler verilmesinin muhtemel olacağını söyler277.
İngiliz Başbakanı Fransız Başbakanı Briand’la 21 Şubat 1921’deki görüşmesinde, Yunanistan’ın İzmir’i boşaltmak niyetinde olmadığını, Mustafa Kemal’in gücünün abartıldığını, Yunan ordularının Türkleri yenebileceğini, Briand ise İzmir bölgesine Girit gibi bir statü verilmesini ister, Yunanlıların savaşı sürdürmek isterlerse bunun sonunun gelmeyeceğini söyler.
Konferans 21 Şubat’ta açıldığında, önce Yunan delegesi dinlenir. Yunan görüşüne göre, Yunan orduları İtilâf Devletleri’nden aldıkları yetki ve görev ile Anadolu’ya çıkmışlardır. Bölgeye 126.000 göçmen getirilmiş, yatırımlar yapılmıştır. Yunan ordusu Hristiyan halkı, İstanbul’u ve Boğazları saldırıya karşı korumaktadır. Anadolu’daki 121.000 kişilik Yunan ordusu Kemalist orduyu darmadağın edecek güce sahiptir ve üç tümenlik bir kuvvet ile alınanların koruyabileceği görüşündedir.
23 Şubatta Türk delegeleri dinlenir. Söz önce Tevfik Paşa’ya verilir. Tevfik Paşa, bir an önce barışa ulaşabilmek için Türklerin oturdukları yerlerin bütünlük ve bağımsızlığının ve azınlık haklarının korunması, Boğazlar hakkında milletlerarası bir çözüm bulunması gereklidir diyerek diğer hususlar için Ankara Millet Meclisi temsilcilerine sözü bırakır.
Ondan sonra söz alan Bekir Sami Bey, Misakı Millî esaslarına göre kaleme alınan bir belge okudu ve Türkiye’nin özgür ve bağımsız bir millet olarak millî varlığını ve ekonomisini geliştirmesi için gerekli araçların sağlanmasını istedi278.
Konferans 12 Mart 1921’e kadar devam etti. İtilâf Devletleri, Türk ve Yunan heyetlerine kendilerinin Sèvres’in Antlaşması esaslarına göre hazırladıkları, Sèvres’in bazı maddelerinde ufak tefek değişiklikler öngören bir taslak vererek 24 gün içinde cevaplandırılmasını istediler.
İtilâf Devletlerince ödün olarak değiştirilen noktalar özetle şöyledir: Jandarma ve özel birliklerin sayıları bir miktar artırılıyordu. Boğazlar bölgesi biraz daraltılıyor, malî komisyon ve Boğazlar Komisyonu ile ilgili önemsiz değişiklikler yapılıyor, Ermeni sorununun saptanması Milletler Cemiyetine bırakılıyor, İzmir bazı şartlarla sözde Türkiye’ye bırakılıyordu279.
Bekir Sami, Lloyd George’un tutumu karşısında müşterek cepheyi parçalamak amacıyla Fransa ile “Mart 1921’de, İtalya ile 13 Mart 1921’de iki anlaşma imzaladı. Bu iki devletin işgal bölgelerini boşaltmalarına karşılık belirli  bölgelerde ekonomik çıkarlar öngörülüyordu. Bekir Sami İngilizlerle de esirlerin değişimine dayalı 16 Mart tarihli şartlı bir anlaşma yapıyordu.
Bekir Sami’nin yaptığı anlaşmalar Ankara’nın onayından geçmediği, Misak-ı Millî ile bağdaşmış görülmedikleri için Mustafa Kemal tarafından olumlu bulunmadı, Dışişleri Bakanı istifâ etmek zorunda kaldı.
Londra Konferansı Mustafa Kemal açısından bir başarı teşkil etmekteydi. İngilizler daha düne kadar “eşkıya”, “çete başı” gibi deyimlerle küçümsemeye çalıştıkları Mustafa Kemal’i ve onun oluşturduğu devleti tanımak zorunda kalmışlardı. Konferansta İtilâf Devletleri’nin birleşik cephelerinde gedikler olduğu ortaya çıkmıştı.
Yunanlılar konferansa kerhen gelmişlerdi. Amaçları yeni rejime destek sağlamaktı. Yeni rejim  Venizelos’un Sèvres’de elde ettiği avantajlardan ödün verilebilecek durumda değildi.
Zaten Yunan heyeti Londra konferansı devam ederken “İngiltere’nin kalbinde Yunan halkı için her zaman sıcak bir köşe bulunduğunu” hararetle ifade eden Lloyd George’dan hareket serbestliğini almış bulunuyordu280.
Nitekim daha heyetler dönmeden Anadolu’da Yunan ileri hareketi başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder