Sine-i Milletten Liderliğe Giden Çetin Yol

9 Temmuz Çarşamba gününden itibaren Mustafa Kemal 25 yıllık askerlik hayatına son vermiştir. Artık resmî bir unvan ve görev sahibi değildir. Bundan sonraki mücadeleyi bir halk adamı olarak yürütmesi gerekecektir. Artık sivil şahsiyet olan Mustafa Kemal, ilk aşama olarak 9 Temmuz’da millete hitaben bir beyanname yayınlar: “Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak, Yunan ve Ermeni emellerine kurban etmemek için millî mücahede uğrunda milletle beraber çalışmaya askerî ve resmî sıfatım artık engel olmaya başladı. Bu kutsal gaye için milletle beraber nihayete kadar çalışmaya mukaddesatım namına söz vermiş olduğum için, pek aşıkı bulunduğum askerlik mesleğine bugün veda ve istifâ ettim. Bundan sonra mukaddes gayemiz için her türlü fedakârlıkla çalışmak üzere, sine-i millete bir ferd-i mücahit suretiyle” çalışacağını duyurur. Yazının bir sureti Erzurum Valiliğine, Harbiye Nezaretine ve Kolordu Komutanlıklarına gönderilir120.
Yürütülecek Millî Mücadelenin başarısı, doğru karar veren, verdiği kararı sarsılmaz bir irade ile uygulayan, yürekli ve üstün zekâlı bir şefin yanı sıra; bu lideri arkalayacak asker ve halk desteğine bağlıydı.
Halbuki daha istifânın ertesinde kendisinin Kurmay Başkanı, görevden affını istemekteydi. Bunu başkalarının da izlemesi mümkündü.
Bu hassas dönemde Rauf (ORBAY) Bey ve bilhassa Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’nın desteği tereddütleri ortadan kaldırdı. Kâzım Karabekir “Kolordum ve ben bundan önce olduğu gibi emrinizdeyiz Paşam” sözleriyle Mustafa Kemal’e desteğini dile getirmiş. 13 Temmuz tarihli bir yazıyla bunu pekiştirmişti121.
XX. Kolordu Komutanı Ali Fuat (CEBESOY) Paşa da istifâdan dolayı üzüntülerini belirtmiş, Millî Mücadelede kendisinin izinde olacakları teminatını vermiştir122. II. Ordu Müfettişliğine vekâlet eden Albay Selahattin de istifâ dolayısıyla üzüntülerini bildirmiş, başarı dileklerini ulaştırmıştır123.
Amasya’dan itibaren Mustafa Kemal ile beraber olan Hamidiye Kahramanı, Bahriye Eski Bakanı Rauf (ORBAY) Bey de ayrı bir beyanname yayınlayarak “Vatan ve milletin istiklâli ve kurtuluşu, saltanat ve hilâfet makamının masuniyeti sağlanıncaya kadar, Mustafa Kemal ile beraber çalışmaya and içtiğini” açıkladı124. Bu genelgeler her tarafa ulaştırıldı.
İstifadân sonra, ilk halk desteği Erzurum’dan geldi. 10 Temmuz’da Vilâyat-ı Şarkîye Müdafaa-i Hukuk-ı Millîye Cemiyeti Erzurum Şubesi “Vatanı parçalanmaktan millî hâkları ve saltanat ve hilâfeti çiğnenmekten kurtarmak emeliyle açılan Millî Mücadele’ye bir ferd-i mücahit sıfatıyla katılmaları” nı gösteren yazının alındığını bildiriyor, Yönetim Kurulu adına Faal Heyeti Başkanlığını Mustafa Kemal’in, İkinci Başkanlığı da Rauf Bey’in kabul etmelerini istiyordu125. Böylece Mustafa Kemal ile Rauf Bey’in kongre çalışmalarına şahsen katılmaları sağlanıyordu. Mustafa Kemal’in askerlikten istifâ ederek “Sine-i millette bir ferd-i mücahit olarak” hizmet etmek kararı, Erzurum’da yayınlanan Albayrak Gazetesinde 14 Temmuz 1919’da şu coşkulu ifadelerle halka duyuruldu: “Mustafa Kemal’in askerlikten istifâsı bir azim ve iman vesikasıdır. Millette henüz eski   kanın   sönmemiş olduğunu gösteriyor Anafartalar kahramanını Millî Mücadele’nin başında görmek mutluluk verici bir manzaradır... Millet Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında parlak bir hale teşkil ediyor. Böyle temiz ve fedakâr ruhların  birleşmesinden milletin hamiyet ve istiklâl gibi iki mukaddes nurunun doğacağı şüphesizdir.”126.
İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal’in istifâsı ile yetinmedi. Samsun’a yeniden asker çıkarılması veya iç kısımlara işgal kuvveti gönderilmesi halinde, silâhla karşılık verilmesini emreden 3. Kolordu Komutanı Albay Refet (Bele) Bey’in de görevine son verdi. Refet Bey komutayı İstanbul’dan gönderilen ve maksata uygun çalışacağını ümit ettiği, Albay Salâhattin (KÖSEOĞLU) Bey’e devretti ve İstanbul’a istifâ dilekçesini gönderdi. 3. Kolordu Komutanının değişmesi, yerine atanan komutanın tutumunun ne olacağı konusunda tereddütler, Refet Bey’in durumu  gibi meseleler, Mustafa Kemal’î ciddi bir şekilde meşgul etmekte, bu gibi durumlara karşı tedbirler almaya yöneltmekteydi.
Bu sırada Canik Mutasarrıfı Hamit Bey’in de görevden alınacağı duyuruldu. Hamit Bey durumu Mustafa Kemal’e duyurdu. Emir gelince İstanbul’a gideceğini bildirdi. “Mühim bir noktada kendisinden fedakârca hizmet beklenen” bir idare adamının sanki normal bir zamandaymış gibi hareket etmesi gibi, Mustafa Kemal’i üzmüştü. Hamit Bey’e İstanbul’a gitmesi halinde, tutuklanıp Malta’ya gönderileceğini, dolayısıyla Refet Bey’le beraber, Sivas’a gerekirse, Erzurum’a gelmesini istedi. Hamit Bey, Padişaha bir tel çekilerek “48 saat içinde milletin güvenliğine layık bir hükümet kurulamaz ve bir kurucu meclis toplanmazsa, padişah ve hükümet tanınmasın“  önerisinde bulundu. Mustafa Kemal buna “önce hükümete destek olacak bir gücün oluşturulması gerektiğini, bunun da Erzurum ve Sivas Kongreleriyle gerçekleşeceği” cevabını verdi 127.
II.Ordu Müfettişinin görev yerinden ayrılması, Refet Bey’in kumandayı halefine terk etmesi, Amasya kararlarına ve Mustafa Kemal’in 7 Temmuz’da yayınlamış olduğu genelgeye ters düşmekteydi. Bu genelgede müfettiş ve kumandanların görevden alınmaları halinde, yerlerine gelen kişi işbirliğine elverişli ise görev teslimi yapılması, aksi halde kumandanın asla terk olunmaması, öngörülmüştü. Mustafa Kemal komutanların İstanbul’a gitmelerinin sakıncalarını bir kez daha hatırlatmak zorunda kaldı128.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder